Ankara’nın, Türkiye’nin hükümet merkezi olmasının ardından mevcut rejimin isminin de bütün açıklığıyla konulması, yeni devletin başkanının da seçilmesi gerekiyordu. O güne kadar devlet başkanlığı görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı olarak Atatürk tarafından yürütülmüştü.
Bazı yabancı ülkeler de Lozan Antlaşması’nın onayı için Türkiye’deki yeni devlet rejiminin daha açık şekilde belirlenmesini istiyordu. Bu sıralarda İcra Vekilleri Heyeti’nin istifası ve Meclisin güvenini kazanacak bir kabine listesinin oluşturulamaması da bu soruna acil çözüm gerektirdi.
25 Ekim 1923’te ise hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Atatürk’e, cumhuriyeti ilan etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” diyerek fikrini açıkladı.
27 Ekim 1923’te İcra Vekilleri Heyeti’nin istifası ve yerine meclisin güvenini kazanacak yeni bir kabinenin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, yönetim biçiminin Cumhuriyet olması için İsmet İnönü ile birlikte bir yasa değişikliği tasarısı hazırlayarak 29 Ekim 1923’te Meclis’e sundu.
Görüşe sunulan tasarıda şu hükümler yer aldı:
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ulusal işlerin fiili idarenin yönetim şekli halka dayanmaktadır. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
Türkiye Devleti’nin dini İslam, resmi dili Türkçedir.
Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı, Genel Kurulun toplantısında bir yasama dönemi süresi için kendi üyeleri arasında Millet Meclisi tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı görevini halefi seçilene kadar sürdürür. Geçmiş başkan yeniden seçilebilir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türk Devleti’nin başıdır. Bu sıfatıyla gerekli gördüğü zaman, Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulunun başkanlığını yapar.
Kurul Başkanı, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar yine milletvekilleri arasında, Kurul Başkanı tarafından seçilir. Kurulun listesi Büyük Millet Meclisinin onayına, Cumhurbaşkanı tarafından sunulur.”
CUMHURİYET’İN İLAN EDİLDİĞİ GÜN MECLİS TUTANAKLARINA BÖYLE YANSIDI
Tutanaklara göre Meclis, 29 Ekim 1923 tarihinde İsmet Bey (İsmet İnönü) başkanlığında saat 18.00’de toplandı. Genel Kurul’da ilk olarak doktorların mecburi hizmetini düzenleyen bir kanun teklifinin ilk maddesi kabul edildi, ardından farklı müzakereler yapıldı.
Meclis, daha sonra Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda değişiklikler içeren teklifin görüşmelerine başladı. “Türkiye Devleti’nin şekli Hükümeti Cumhuriyettir” ve “Türkiye Reisicumhuru, Türkiye Büyük Millet Meclisi Heyeti Umumiyesi tarafından ve kendi azası meyanından bir intihap devresi için intihabolunur” hükümlerinin yer aldığı teklifin görüşmelerinde milletvekilleri söz aldı.
Teklif üzerine söz alan Kanunu Esasi Encümeni Reisi Yunus Nadi Bey, “Hükümeti tesis etmek şerefi Birinci Meclis’e ait ise; bu esası takviye ve ila etmek şerefi de bu Meclisi Aliye ait olacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu kanunun birinci maddesiyle, hakimiyeti bilakaydüşart millete veren ve mukadderatını bizzat milletin idare etmesi için bir şekli Hükümet kabul etmiş ve onun için yaşamakta bulunmuştur. Biliyorsunuz ki bu şekil Hükümetin adı; usulü Cumhuriyyettir” ifadelerini kullandı.
Konya Milletvekili Eyüp Sabri Efendi, “Arkadaşlar, bizim hükümetimiz bugün Cumhuriyet olmuyor. Teşekkül ettiği günden beri Cumhuriyet olmuştur.” diye konuştu. Eyüp Sabri Efendi, basında yer alan “Meclisin, Teşkilatı Esasiye Kanunu tadile (değiştirmeye) salahiyeti (yetkisi) var mı yok mu?” tartışmasını da gündeme taşıyarak, “Bizde öteden beri kavanini mevzuamızda Millet Meclislerinin gerek Kavanini Esasiye ve gerek Teşkilat-ı Esasiyeyi tadile salahiyeti vardır” dedi.
“MİLLETİN BABASI ŞEKLİNDE OLMALI”
Antalya Milletvekili Rasif Efendi de “Bilirsiniz ki bu Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, Türk milletinin asırlardan beri hukukunu istirdat için mücadele ederek elde ettiği bir hakkıdır. Bugün Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun bazı maddelerini tavzih ile hakkın ebediyen bu milletin kendi eli ile idare edileceğini aleme ilandan başka bir şey değildir.” görüşünü paylaştı.
Eskişehir Milletvekili Emin Bey ise cumhurbaşkanı seçiminin 4 yılda bir yapılmasını isteyerek, “Reisicumhur intihabını (seçimini) yaptıktan sonra Reisicumhur fırka haricinde ve milletin babası şeklinde olmalı.” önerisinde bulundu.
MECLİS’TE “YAŞASIN CUMHURİYET” SESLERİ YÜKSELDİ
Kanun teklifinin ilk maddesi “Yaşasın Cumhuriyet” nidalarıyla kabul edildi
Görüşmelerin ardından kanun teklifinin maddelerinin oylamasına geçildi. Teklifin, devletin yönetim şeklini Cumhuriyet olarak belirleyen ilk maddesinin kabul edilmesinin ardından Genel Kurul salonunda “Yaşasın Cumhuriyet” sesleri yükseldi. Daha sonra teklifin tüm maddeleri oy birliği ile kabul edildi.
Böylece Meclis, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda yaptığı değişiklikle devletin yönetim şeklini Cumhuriyet olarak belirledi.
Büyük coşkunun yaşandığı Meclis’te daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı şerefine o gece 101 pare top atılmasına ilişkin verilen 3 ayrı önerge kabul edildi. Bu önergelerde, Konya Milletvekili Eyüp Sabri Bey, Çanakkale Milletvekili Mehmed Bey, İstanbul Milletvekili Ali Rıza Bey ve Bolu Milletvekili Cevad Abbas Bey’in imzaları yer aldı.
ATATÜRK OY BİRLİĞİ İLE CUMHURBAŞKANI SEÇİLDİ
Ardından Cumhurbaşkanı seçimine geçildi ve 158 milletvekilinin katıldığı seçimde oy birliğiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
Alkışlar arasında kürsüye gelen Gazi Mustafa Kemal, Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk konuşmasında şunları söyledi:
“Saygıdeğer arkadaşlar, dünya çapında önemli ve olağanüstü olaylar karşısında, saygıdeğer milletimizin gerçek uyanıklığına ve şuurluluğuna değerli bir belge olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun bazı maddelerini açıklığa kavuşturmak için kurulmuş olan özel komisyon tarafından yüksek heyetinize teklif edilen kanun tasarısının kabulü dolayısıyla, Türkiye Devleti’nin zaten bütün dünyaca bilinen, bilinmesi gereken mahiyeti, milletlerarası adıyla adlandırıldı. Bunun tabii bir gereği olmak üzere bugüne kadar doğrudan doğruya Meclis Başkanlığı’nda bulundurduğunuz arkadaşınıza, yaptırdığınız bu görevi, Cumhurbaşkanı unvanıyla yine aynı arkadaşınız, bu aciz arkadaşınıza tevcih ediyorsunuz.”
Gazi Mustafa Kemal’in bu sözleri üzerine salondakiler “Estağfurullah, hakkınızdır” diyerek konuşmasına destek verdi. Atatürk konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu münasebetle, şimdiye kadar hakkımda gösterdiğiniz sevgi, samimiyet ve güveni bir defa daha göstermekle, yüksek değerbilirliğinizi ispat etmiş oluyorsunuz. Bundan dolayı yüce heyetinize gönlümün bütün samimiyeti ile teşekkürlerimi arz ederim. Efendiler, asırlardan beri Doğuda haksızlığa ve zulme uğramış olan milletimiz, Türk milleti, gerçekte soydan sahip bulunduğu yüksek kabiliyetlerden yoksun zannediliyordu. Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış kendi hakkında kötü düşünenlerin ne kadar gafil ve ne kadar gerçeği görmekten uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz kendisinde var olan vasıfları ve değeri, hükümetin yeni adıyla, medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir. Arkadaşlar, bu yüksek rejimi yaratan Türk milletinin son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere kendini gösterecektir.”
Konuşmasının bu bölümünde ise milletvekilleri, Atatürk’e sık sık “İnşallah” diyerek karşılık verdi.
Gazi Mustafa Kemal, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Bendeniz, kazandığım bu güven ve itimada layık olmak için, pek önemli gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, yüce heyetinizin şahsıma karşı gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır. Ancak bu sayede ve Tanrı’nın yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum. Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”
Gazi Mustafa Kemal, konuşmasını tamamlamasının ardından milletvekillerince “Allah muvaffak etsin” temennileriyle uzun süre alkışlandı.
Yozgat Milletvekili Avni Bey, Genel Kurulda “Bir dua yapılsın” önerisinde bulundu ve Karahisar Milletvekili Kamil Efendi tarafından, Cumhuriyet’in ilanı ve ilk Cumhurbaşkanının seçilmesi vesilesiyle kürsüde dua edildi.