Bruce Beach adlı Amerikalı, 1970 yılında Kanada’nın Toronto şehrinde küçük bir köyüne taşınarak akılalmaz bir işe imza attı. Kafasındaki proje için 10 yıl iz sürdü. Sonrasında da ilk iş olarak Ontario Kasabası’nda bir arazi satın aldı ve gerekli olan ne varsa topladı. 1980 yılından 1985’e kadar ise tam 12 bin 500 dolar ödeyerek şu Amerikan filmlerinde gördüğümüz sarı okul servislerinden 42 adet satın aldı. Sonra araziyi kazmaya girişti; 4 metre derinliğinde çukurlar açtı. Ve aldığı tüm servisleri bu çukura güzelce yerleştirdi. Soranlara ise hep aynı şeyi söylüyordu: ‘İki hafta içinde dünyanın sonu gelecek.” Peki ama neden?
Soğuk Savaş’ın bir anda alevlenip gerçek bir savaşa dönmesi ihtimali o yıllar için pek çok kişinin korkulu rüyasıydı. Dünya, her an nükleer bir savaşın ortasında kalabilirdi. İşte bu endişeyi yaşayanlardan biri de Bruce Beach’ti. Kendine büyük ve çok korunaklı bir sığınak inşa etmek istiyordu. Bu nedenle de Kuzey Amerika’nın en büyük nükleer sığınağı mükemmelleştirmek ve son haline getirebilmek için tam 50 yılını verdi. Sığınağın ismini de Büyük Tufan hikâyesinden etkilenerek Nuh’un Gemisi İki (Ark Two) koydu.
10 bin metrekarelik barınak, nükleer savaştan sonra toplumun yeniden inşasına yardımcı olmak için yapıldı. Kendisine “deli” denmesine rağmen Beach, 50 gönüllüyle birlikte zamanını sığınağı tasarlamak için harcadı.
Gönüllüler yaşlı adamın fikrini benimseyip ona sadece yardım mı ettiler yoksa sığınaktaki yerlerini mi garantilemek için böylesi bir çalışmaya girdiler bilinmiyor. Tesis, bir yer altı yetimhanesi ve acil durum malzemeleri dağıtım tesisi olarak çalışıyor. Bir evin tüm konforuna sahip olan bu sığınağın, yüzde 80’i çocuklar için ayrıldı ve yaklaşık 500 kişinin yaşayabilmesi için inşa edildi.
SIĞINAKTA RESEPSİYON, DİŞÇİ KOLTUĞU, MORG BİLE VAR
Okul otobüslerini gelişigüzel değil, belli bir düzene göre dizen Beach, elektrik mühendisi olduğu için de sığınağın tesisatını kendisi üstlendi. Isıtma, sıcak su ve havalandırma sistemleriyle bölgenin tüm eksiklerini tamamlayan ve sığınağı tam bir yaşam alanına çeviren yaşlı adam, yiyecek, su ve diğer kaynakların olağanüstü bir durumda gelen insanlara yetebilmesi için çok çalıştı.
Okul otobüslerini çelik tabanları, sağlamlıkları ve ucuz olmaları sebebiyle tercih eden Beach, hızla gelişen teknolojiyi de kullanarak sığınağa üç güvenlik kamerası da taktı. Az aydınlatılmış sığınakta ateşli silahlar için bölmeler, bir morg, dişçi koltuğu ve bir resepsiyon alanı bulunuyor. Çocuklara eğitim vermek için ise bir oda ve çeşitli satranç takımları da mevcut. Barınakta ayrıca bir çevirmeli telefon ve 1987’den kalma bir kavanoz turşu bulunuyor. 83 yaşındaki adam, insanlar ona ‘deli’ dese de sığınağı iyi niyetle yaptığına inanıyor. Beach, yıllar geçtikçe son kullanma tarihi geçen tonlarca yiyeceği çöpe atmak zorunda kaldı ancak 1987’den kalma turşuları saklamayı tercih etti.
Beach, çocuklarının kendisinin nükleer savaşla ilgili saçma sapan konuşmalarını duymaktan bıktığını dile getirip şunları ekledi:
“Sığınağı iyi bir amaç için inşa ettim ve dünyanın sonu yaklaştığında insanları sığdırmakta zorluk çekeceğiz. Eskiden dünyanın sonunun bundan iki yıl sonra geleceğini söylerdim. Ancak şimdi bunun iki hafta sonra olacağını söylüyorum ve eğer yanılıyorsam tarihimi düzenliyorum.”
Yerel yönetim iseki yeraltında sığınağın son derece tehlikeli olduğunu belirterek 81 yaşındaki Bruce Beach’e 30’dan fazla dava açtı. Yaşlı adam, nükleer savaştan korunmak için yaptığı bu sığınağı korumak için hâlâ hukuk savaşı veriyor.